Üniversite birinci sınıftayken öğrenmiştim bu acıklı hikayeyi, Bedri Rahmi deyince hemen bu aşk hikayesi gelir aklıma…
Bedri rahmi evlidir ve çocukları vardır, bir gün Almanya’dan bir arkadaşından telefon gelir, resim sanat galerisi vardır, Bedri Rahmi’den gelmesini rica eder. Bedri Rahmi de kıramaz ve yola koyulur. Fakat uçağı rötar yaptığı için Almanya’ya geç iner… Bir sağa bakar, bir sola bakar arkadaşını göremez. Oysa karşılayacaktı arkadaşı Bedri Rahmi’yi. Bedri Rahmi çaresiz beklerken, ışıl ışıl gencecik iki çift göz belirir yanı başında…
’Merhaba, ben Mari Gerekmezyan, Ali Bey’in asistanıyım…
Kendisi geç kalacağınızı öğrenince size rehberlik etmem için
beni görevlendirdi. Galeriye birlikte gideceğiz…’’
Kendisi geç kalacağınızı öğrenince size rehberlik etmem için
beni görevlendirdi. Galeriye birlikte gideceğiz…’’
İkisi birlikte galeriye giderler ve resimleri gezmeye başlarlar… Duvarsa asılı duran tüm tablolar numaralandırılmıştır…
Mari Gerekmezyan;
-Söyler misiniz hangi numaralı tabloları beğendiniz?
Bedri Rahmi 5 tane değişik numara söyler ve kız gülmeye başlar… Bedri rahmi niye güldüğünü sorunca da kız şaşkınlıkla, numaralarını saydığınız tabloların hepsi bana ait, hocam kendi yaptığım tabloları da asmamı söylemişti… İşte tam o esnada bir rüzgar eser Bedri Rahminin yüreğinde…
Artık Almanya’ya daha sık gelip gider olmuştu Bedri Rahmi… Karısından gizli yanıp tutuşuyordu içi Mari Gerekmezyan için…
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem….
Nar tanem, nur tanem, bir tanem….
Diye seslendi aşkına…
Karadut sevgilisine aşkını ilan etmek için tablolar yapıyor, Bedri de şiirler yazıyordu ona sonunda aşklarına tüm İstanbul şahit olmuştu….
Canuşkam;
O gece, bir şiir okumuştun hani! Hatırladın mı? Gözlerinden birden
yaşlar döküldüğünü görünce içimin karardığını hissetmiştim. Sesin
nasıl titremişti. Hey! Bütün bunları hatırlıyor musun? Sanki
böğrüme kızgın bir ütü yapışmış gibi olmuştum.
O gece...
Senin seneler sonra bile olsa yanıp tutuştuğunu anlamıştım.
Bedri’nin ruhuna, insanüstü bir gücün acıyıp ona güç vermesi için
dua etmiştim. Ruhun çektiği acıları Allah dindirsin. Allah sana
resim yapma sevinci versin ve bizim yanımızda yaşamaktan
mutluluk duyabilmeni sağlasın.
Gel-git Bedri Rahmi’nin karısıyla da arası iyice açılır, ayrı evlerde yaşamaya başlarlar… Karısı ile boşanmak ister fakat karısı, Mari Gerekmezyan’ın geçici heves olduğunu düşünür ve boşanmaktan yana olmaz hiçbir zaman.
Bir gün Bedri Rahmi’nin arkadaşları çok baskı yapar ve karısı ile barıştırırlar tekrar aynı çatı altına sokarlar ikisini. Karısı başta razı olmaz fakat diğer kadının kanser hastası olduğunu öğrenir, Bedri Rahmi demek vicdanından dolayı onu bırakamıyor diye düşünür sineye çeker, tekrar aynı evde yaşamaya başlarlar…
Mari Gerekmezyan 1946´da menenjit tüberküloz kaptı. İyileşebilmesi için antibiyotik lazımdı. Savaş yeni bitmişti ve ilaç ateş pahasıydı. Bedri Rahmi, genç sevgilisine ilaç alabilmek için tablolarını elden çıkarmaya başladı. Ancak bu çabalar da sonuç vermedi ve o yıl İstanbul Alman Hastanesi’nden Mari Gerekmezyan´in ölüm haberi geldi.
Bedri Rahmi yıkılmıştı. Sevgilisini sonsuzluğa uğurladıktan sonra keder içinde eve döndüğünde kendisini teselli eden, yine eşi Eren olacaktı. O dönem içkiye başladı ünlü şair. Ürettiği ve dönemin ünlü olan eseri ise;
" Türküler bitti, halaylar durdu,
Horonlar durdu (...)
Hüzün geldi başköşeye kuruldu
Yoruldu yüreğim yoruldu...
Bedri Rahmi yıkılmıştı. Sevgilisini sonsuzluğa uğurladıktan sonra keder içinde eve döndüğünde kendisini teselli eden, yine eşi Eren olacaktı. O dönem içkiye başladı ünlü şair. Ürettiği ve dönemin ünlü olan eseri ise;
" Türküler bitti, halaylar durdu,
Horonlar durdu (...)
Hüzün geldi başköşeye kuruldu
Yoruldu yüreğim yoruldu...
Şiiri olmuştur….
(Mari Gerekmezyan ve Bedri Rahmi)
Bir akşam Bedri ve arkadaşları, Bedri’nin evinde yemekli içkili sohpet için toplanırlar, makara muhabbet ederlerken, arkadaşlarından biri;
- Yahu Bedri, hani senin şu karına yazdığın bir şiir vardı onu okusana…
Bedri Rahmi hiç okumak istemez fakat ısrarlara dayanamaz, o esnada karısı mutfaktadır ve Bedri başlar okumaya…
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
Sigara paketlerine resmini çizdiğim
Körpe fidanlara adını yazdığım
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sıla kokar, arzu tüter
Ilgıt ılgıt buram buram.
Ben beyzade, kişizade,
Her türlü dertten topyekün azade
Hani şu ekmeği elden suyu gölden.
Durup dururken yorulan
Kibrit çöpü gibi kırılan
Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum
Netmiş, neylemiş, nolmuşum
Cömert ırmaklar gibi gürül gürül
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sensiz bana canım dünya haram olsun...
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın ağulum
Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.
Sigara paketlerine resmini çizdiğim
Körpe fidanlara adını yazdığım
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sıla kokar, arzu tüter
Ilgıt ılgıt buram buram.
Ben beyzade, kişizade,
Her türlü dertten topyekün azade
Hani şu ekmeği elden suyu gölden.
Durup dururken yorulan
Kibrit çöpü gibi kırılan
Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan
Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan
Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum
Netmiş, neylemiş, nolmuşum
Cömert ırmaklar gibi gürül gürül
Bahtın karışmış bahtıma çok şükür.
Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum
Karam, karam
Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam
Sensiz bana canım dünya haram olsun...
Bedri Rahmi’nin karısı Eren Eyüboğlu mutfaktan dinlemektedir şiiri ve başlar ağlamaya çünkü "kadınım - kısrağım - karımsın" dediği kadın, kendisi değildi…
O an anlar Mari Gerekmezyan’ın geçici bir heves olmadığını ve Bedri’nin onu hala unutamadığını… O an boşanmaya karar verir…
Bunun üzerine Eren, bir süre Paris’te yaşamaya karar verir. Oradan eşine yazdığı bir mektupta "o geceyi" hatırlattır;
4 Ocak 1950 Paris
4 Ocak 1950 Paris
Canuşkam;
O gece, bir şiir okumuştun hani! Hatırladın mı? Gözlerinden birden
yaşlar döküldüğünü görünce içimin karardığını hissetmiştim. Sesin
nasıl titremişti. Hey! Bütün bunları hatırlıyor musun? Sanki
böğrüme kızgın bir ütü yapışmış gibi olmuştum.
O gece...
Senin seneler sonra bile olsa yanıp tutuştuğunu anlamıştım.
Bedri’nin ruhuna, insanüstü bir gücün acıyıp ona güç vermesi için
dua etmiştim. Ruhun çektiği acıları Allah dindirsin. Allah sana
resim yapma sevinci versin ve bizim yanımızda yaşamaktan
mutluluk duyabilmeni sağlasın.
EREN
"Babanı uğurladık" dedi, "Ama şunu bilmeni istiyorum ki, ona çok
kırıldım. Yaşadığı ilişkiyi unutmadım. Hiçbir kadın aşağılanmayı
kabul etmez. Buna katlandımsa, bil ki sadece senin hayatın
kararmasın diyedir..."
(EREN HANIM)
Bu dualar işe yaradı. Bedri Rahmi 11 yaşındaki oğluyla eşine geri döndü.
1974´deki ölümüne kadar geçen çeyrek asrı, aynı evde çalışıp üreterek, diz dize birlikte tükettiler. Öldüğü gün, eşi Eren cenazeden dönüşte artik 35 yaşına gelmiş oğlunu karşısına oturttu.
1974´deki ölümüne kadar geçen çeyrek asrı, aynı evde çalışıp üreterek, diz dize birlikte tükettiler. Öldüğü gün, eşi Eren cenazeden dönüşte artik 35 yaşına gelmiş oğlunu karşısına oturttu.
"Babanı uğurladık" dedi, "Ama şunu bilmeni istiyorum ki, ona çok
kırıldım. Yaşadığı ilişkiyi unutmadım. Hiçbir kadın aşağılanmayı
kabul etmez. Buna katlandımsa, bil ki sadece senin hayatın
kararmasın diyedir..."
Sevgiyle kalın…..
Yorumlar
Yorum Gönder